“Yüzüme
bak. Hayır! Böyle değil. Ben karşına geçip geveleyecek bir şeyler bulamadığım
zamanlarda tıpkı bir budala gibi ağzımdan çıkan o anlamsız bir kaç kelimeyi
tekrar ederken, durup baktığın gibi bak bana!
Dudaklarının
bitiminde oluşan çukurlarla iki kaşının ortasında beliren o incecik çizgiyi yarıştırmakta
neyin nesi! İnsan hiç kaş çatarken gülümser mi? Tanrı seni inandırsın, bana böyle
baktıkça bunu da başarırsın…”